The Past Perfect Progressive, also known as the Pluperfect Continuous in English, or in Turkish grammar as the ‘-mış’ past tense, often describes situations that happened in the past before another past event. This tense is used to highlight the continuity and progression of a past event over a period of time, or to highlight the past event that has been completed before another event.
Past Perfect Progressive Tense Exercise 1
Ahmet uzun süre kitap okuduğundan dolayı gözleri ağrıyordu. Dr.tan Gözlük almayı *önermişti* (recommended).
Serhat çiçekleri *sulamıştı* (waterered) ve sonra yorulduğu için oturmuştu.
Beyza ve Serap bu filmi daha önce *izlemişlerdi* (watched) bu yüzden tekrar izlemek istemediler.
Ali ve Ayşe sinema salonuna geldiğinde film *başlamıştı* (started) zaten.
Mustafa ders çalışmayı *bitirmişti* (finished) hala yaz başarısız olmuştu.
Onlar hep iç çamaşırını yıkamadan önce *sıralamışlardı* (sorted).
Mehmet o kişiyi daha önce *görmüştü* (seen) ama nerede olduğunu hatırlayamadı.
Benimle tanışmadan önce, Mehmet İngilizce öğrenimini *bitirmişti* (finished).
Uykuya dalarken, ışıklar *yanıyordu* (burning) çünkü kardeşim okuyordu.
Ben o eve *gitmiştim* (went) ancak hiç kimse evde değildi.
Annem yemekleri *pişirmişti* (cooked) babam eve gelirken.
Biz ormanda odun *toplamıştık* (collected) eve geri döndüğümüzde.
Bu ürünü eskiden *kullanmıştım* (used) ama artık kullanmıyorum.
Kemal para *kazanmıştı* (earned) ama hepsini harcadı.
Atatürk, Türkiye’nin *kurmuş olduğu* (founded) liderdi.
Past Perfect Progressive Tense Exercise 2
Eski iş arkadaşım mail göndermişti ancak ben *görmedim* (didn’t see).
Kahve *yapmıştım* (made) ama onu dökmesi gerekyordu çünkü kötüydü.
Saat 8’den sonra ben zaten yemeği *yemiştim* (ate), bu yüzden daha yeme ihtiyacım yoktu.
Araba sokağın sonunda *park etmiştim* (parked) ama hala geç kaldım.
Emre gazete almayı *bırakmıştı* (stopped) ama hala haberleri okuyordu.
Aydın’ın tarlası büyütme işlemine *başlamıştı* (started) ama şimdi parası bitti.
Biz çamaşır evine *gitmiştik* (went) ama o zaman kapalıydı.
Bir saat sonra ben uyanmıştım ve mutfağa gidip kahvaltıyı *hazırlamıştım* (prepared).
Mert hastanede *çalışmıştı* (worked) ve işinden çok memnundu.
Ondan önce Zeynep bu projeyi *yönetmişti* (managed) ve işini çok iyi yapmıştı.
Onlar maça *gitmişlerdi* (went) ama yanlış stadyuma gitmişlerdi.
Zeynep ona bir kez *söylemişti* (told) ama anlamamıştı.
Ormanda yürüyüşe *gitmiştik* (went), ama hava çok soğuktu.
Ben trenle *görmüştüm* (met) ancak adını hatırlamıyorum.
Trafikteyken, araba *bozulmuştu* (broke down), ve bu yolculuk sonsuza kadar sürdü.