The word **yemek** is a staple in Turkish vocabulary and is used to refer to food in general. It can also mean “to eat” when used as a verb. Let’s dive into its usage and some related vocabulary.
yemek – food; to eat
Türk mutfağında çok çeşitli **yemek**ler bulunur.
kahvaltı – breakfast
Her sabah sağlıklı bir **kahvaltı** yaparım.
öğle yemeği – lunch
Bugün **öğle yemeği**nde salata yedim.
akşam yemeği – dinner
Bu akşam **akşam yemeği** için ne pişireceksin?
atıştırmalık – snack
Film izlerken **atıştırmalık** bir şeyler yemeyi seviyorum.
tatlı – dessert
Yemekten sonra **tatlı** yemeyi severim.
içecek – beverage
Sıcak yaz günlerinde soğuk **içecek**ler tercih edilir.
sebze – vegetable
**Sebze** yemekleri sağlıklıdır.
meyve – fruit
Her gün taze **meyve** yemelisin.
et – meat
Kırmızı **et** sağlıklı bir protein kaynağıdır.
balık – fish
Deniz kenarında taze **balık** yemeyi seviyorum.
tavuk – chicken
**Tavuk** ızgara yapmayı öğrenmek istiyorum.
ekmek – bread
Kahvaltıda sıcak **ekmek** yemek harika.
Using Yemek as a Verb
When **yemek** is used as a verb, it means “to eat.”
Akşam yemeğini saat yedide **yemek** istiyorum.
yemek yemek – to eat food
Arkadaşlarla birlikte **yemek yemek** çok eğlenceli.
Çorba – Soup
The word **çorba** is specifically used to refer to soup. Soup holds a special place in Turkish cuisine and is often enjoyed as a starter or even as a main dish. Let’s explore some related vocabulary and different types of soup.
çorba – soup
Soğuk kış günlerinde sıcak **çorba** içmek çok keyifli.
mercimek çorbası – lentil soup
Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden biri **mercimek çorbası**dır.
tarhana çorbası – tarhana soup (a traditional Turkish soup made from fermented grains and yogurt)
Annemin yaptığı **tarhana çorbası** çok lezzetli.
yayla çorbası – yogurt soup with rice and mint
Yazın serinletici bir **yayla çorbası** içmek güzeldir.
ezogelin çorbası – a spicy red lentil soup
Akşam yemeği için **ezogelin çorbası** pişirdim.
domates çorbası – tomato soup
Kışın **domates çorbası** yapmayı severim.
tavuk çorbası – chicken soup
Hastayken **tavuk çorbası** iyi gelir.
işkembe çorbası – tripe soup
Gece geç saatlerde **işkembe çorbası** içmek gelenekseldir.
şehriye çorbası – vermicelli soup
Çocuklar **şehriye çorbası**nı çok seviyor.
Soup-related Vocabulary
Here are some additional words related to **çorba**:
çorba kasesi – soup bowl
**Çorba kasesi**ni masaya koy.
çorba kaşığı – soup spoon
**Çorba kaşığı**nı getirir misin?
çorba yapmak – to make soup
Bu akşam sebze **çorba yapmak** istiyorum.
çorba içmek – to drink soup
Her gün bir kase **çorba içmek** sağlıklıdır.
Combining Yemek and Çorba
In Turkish cuisine, it’s common to start a meal with **çorba** and then move on to the main **yemek**. This combination is a staple of traditional Turkish dining.
Önce **çorba** içtik, sonra **yemek** yedik.
başlangıç – starter
Yemeğe **başlangıç** olarak çorba içtik.
ana yemek – main course
Çorbadan sonra **ana yemek** olarak kebap yedik.
tatlı – dessert
Tatlı olarak baklava yedik.
Common Phrases and Idioms
Turkish has several idioms and phrases involving **yemek** and **çorba**. Understanding these can help you sound more like a native speaker.
yemek pişirmek – to cook food
Bugün misafirler için yemek pişirmek zorundayım.
yemek yemeği unuttum – I forgot to eat food
O kadar yoğundum ki yemek yemeği unuttum.
çorba gibi – like soup (used to describe something that is mixed up or messy)
Odan çorba gibi olmuş, biraz toparla.
çorba parası – soup money (used to describe a small amount of money)
Bu işten ancak çorba parası kazanırım.
elini çorba yap – make your hand soup (an idiom meaning to help out or lend a hand)
Hadi, elini çorba yap da işimiz bitsin.
Cultural Notes
Understanding the cultural context of **yemek** and **çorba** can enrich your language learning experience. In Turkey, meals are often a communal activity, and sharing food is a sign of hospitality. Soup is a beloved dish, especially during the colder months, and each region in Turkey has its own unique soup recipes.
misafirperverlik – hospitality
Türk **misafirperverlik**i dünyaca ünlüdür.
sofra – dining table
Misafirler için büyük bir **sofra** kurduk.
ikram – offering (usually food or drink)
Misafirlere çay ve tatlı **ikram** ettik.
meze – appetizer
Yemekten önce çeşitli **meze**ler servis edildi.
tandır – tandoor (a traditional clay oven used for cooking)
Köyde **tandır** ekmeği yaptık.
Regional Specialties
Each region in Turkey has its own special **yemek** and **çorba**. For example, the Black Sea region is famous for its hamsi (anchovy) dishes, while the Southeast is known for its spicy kebabs and lentil soups.
hamsi – anchovy
Karadeniz’de **hamsi** mevsimi başladı.
kebap – kebab
Adana’nın **kebap**ları çok meşhurdur.
baklava – baklava (a sweet pastry)
Gaziantep’te **baklava** yemeden dönme.
manti – manti (Turkish dumplings)
Kayseri’nin **mantı**sı çok ünlüdür.
By understanding the differences between **yemek** and **çorba**, and learning some related vocabulary, you can deepen your appreciation for Turkish cuisine and culture. Whether you’re planning a trip to Turkey or just want to expand your language skills, knowing these words will surely enhance your experience. Happy learning and afiyet olsun (bon appétit)!