Superlative adverbs in Turkish grammar show the highest or lowest degree of something and are often formed by attaching the suffix “-en” to an adjective or adverb. They usually come before the noun they modify, and the resulting word is always an adverb.
Exercise 1: Fill in the blank with the correct superlative adverb.
*Benim arabam seninkinden *daha hızlı* (faster).
*Bu kitap diğerlerinden *en ilginç* (most interesting).
*Onun elma pastası, annemin yaptığından *daha lezzetli* (more delicious).
*O, sınıftaki *en zeki* (the smartest) öğrenci.
*Bu, benim tatil yerlerim arasında *en güzel* (the most beautiful) yer.
*Sessiz kütüphane, *en iyi* (the best) çalışma yerim.
*Bu çikolatalı kek, diğerlerinden *daha tatlı* (sweeter).
*O, *en yaşlı* (oldest) kişi ailede.
*Evim okula *en yakın* (nearest).
*O, sinemada gördüğüm *en ilginç* (most interesting) film.
*Ben, arkadaşlarımdan *daha hızlı* (faster) koşuyorum.
*Senin yöntemin benimkinden *daha etkili* (more effective).
*Bu bina, bulunduğumuz yere *en yakın* (nearest).
*O, dersin *en zor* (the hardest) kısmı.
*Bu, parkının gördüğüm *en güzel* (the most beautiful) çiçek.
*Bu kitap diğerlerinden *en ilginç* (most interesting).
*Onun elma pastası, annemin yaptığından *daha lezzetli* (more delicious).
*O, sınıftaki *en zeki* (the smartest) öğrenci.
*Bu, benim tatil yerlerim arasında *en güzel* (the most beautiful) yer.
*Sessiz kütüphane, *en iyi* (the best) çalışma yerim.
*Bu çikolatalı kek, diğerlerinden *daha tatlı* (sweeter).
*O, *en yaşlı* (oldest) kişi ailede.
*Evim okula *en yakın* (nearest).
*O, sinemada gördüğüm *en ilginç* (most interesting) film.
*Ben, arkadaşlarımdan *daha hızlı* (faster) koşuyorum.
*Senin yöntemin benimkinden *daha etkili* (more effective).
*Bu bina, bulunduğumuz yere *en yakın* (nearest).
*O, dersin *en zor* (the hardest) kısmı.
*Bu, parkının gördüğüm *en güzel* (the most beautiful) çiçek.
Exercise 2: Fill the blank with the superlative adverb that makes the most sense.
*Senin elindeki elma benimkinden *daha büyük* (bigger).
*Bu mağaza, diğer mağazalardan *en ucuz* (cheapest).
*O, *en zengin* (richest) insan olarak biliniyor.
*Burası, kitap okumak için *en sessiz* (quietest) yer.
*Seni çok özlemiştim, görüşmemiz *en mutlu* (happiest) anımdı.
*Bu köpeğin tüyleri diğer köpeklerin tüylerinden *daha yumuşak* (softer).
*Sınıftaki *en çalışkan* (the most hard-working) öğrenci ödül aldı.
*Onun anlattığı hikaye, dinlediğim *en ilginç* (most interesting).
*O, sınıftaki *en hızlı* (fastest) koşucu.
*Bu, içinde bulunduğumuz yılın *en sıcak* (hottest) günü.
*Onun fikirleri diğerlerinden *daha açık* (clearer).
*Sen, benim görüştüğüm *en iyi* (the best) doktor musun?.
*Annesi, *daha yaşlı* (older) göründü.
*Bu, bugün duyduğum *en iyi* (the best) haber.
*Bu kitap, okuduğum *en eğlenceli* (most fun) kitap.
*Bu mağaza, diğer mağazalardan *en ucuz* (cheapest).
*O, *en zengin* (richest) insan olarak biliniyor.
*Burası, kitap okumak için *en sessiz* (quietest) yer.
*Seni çok özlemiştim, görüşmemiz *en mutlu* (happiest) anımdı.
*Bu köpeğin tüyleri diğer köpeklerin tüylerinden *daha yumuşak* (softer).
*Sınıftaki *en çalışkan* (the most hard-working) öğrenci ödül aldı.
*Onun anlattığı hikaye, dinlediğim *en ilginç* (most interesting).
*O, sınıftaki *en hızlı* (fastest) koşucu.
*Bu, içinde bulunduğumuz yılın *en sıcak* (hottest) günü.
*Onun fikirleri diğerlerinden *daha açık* (clearer).
*Sen, benim görüştüğüm *en iyi* (the best) doktor musun?.
*Annesi, *daha yaşlı* (older) göründü.
*Bu, bugün duyduğum *en iyi* (the best) haber.
*Bu kitap, okuduğum *en eğlenceli* (most fun) kitap.