The Present Perfect Tense in Turkish grammar is known as “dı/di/du/dü”. It is used to describe an action that has been completed in the past but has a connection with the present, whether that connection is directly stated or implied. It is also often used to express experiences or changes that have happened up to the present.
Exercise 1: Fill in the blanks with the correct form of the verb in Present Perfect Tense.
1. Benim çok *çalışmış*(work) bir öğrenciyim.
2. Onun hiç *görmediği*(see) bir film vardı.
3. Sen neden hep *gecikmişsin*(delay)?
4. Ahmet, daha önce hiç *gitmediğin*(go) bir yerde buluşmak istiyor.
5. Sizin *almış olduğunuz*(get) hediye çok hoş.
6. Ayşe, sana *okumuş olan*(read) kitabını geri getirdi.
7. Yunus benim *çalmış olduğum*(steal) parayı geri getirdi.
8. Kardeşinizin *kaybetmiş olduğum*(lose) cüzdanı bulduk.
9. Arkadaşınız daha önce hiç *yüzmediğini*(swim) söyledi.
10. Hangi kitapları *almışsın*(buy)?
11. Ben o yemeği daha önce hiç *yememiştim*(eat).
12. Maalesef Babam hiç *anlamamıştır*(understand).
13. Ahmet hiç Dunkirk’i *görmedi*(watch).
14. Ben hiç Balıkesir’e *gitmedim*(go).
15. O hiç cevizli lokumu *tatmadı*(taste).
Exercise 2: Fill in the blanks with the correct form of the verb in Present Perfect Tense.
1. Onlar hiç *dans etmemişler*(dance).
2. Ben hiç Boğaz Köprüsü’nden *geçmedim*(cross).
3. Hiç *yazmadığım*(write) bir mektup vardı.
4. Ahmet hiç İzmir’de *kalmamış*(stay).
5. Sen hiç böyle *hissetmemişsin*(feel).
6. *Kullanmış olduğum*(use) bilgisayarın şarjı bitti.
7. *Bulmuş olduğumuz*(find) kedinin adı Minnoş.
8. Sinem hiç böyle *görmedim*(see).
9. *Okumuş olduğunuz*(read) kitap çok ilginç.
10. Ağabeyim hiç böyle *davranmamıştı*(behave).
11. Babam hiç Trabzon’da *kalmamış*(stay).
12. Sen hiç böyle bir şey *duymadın* mı(hear)?
13. Hiç *anlamamış*(understand) olduğum sözcükler vardı.
14. Annem hiç böyle bir yemek *yapmamıştı*(cook).
15. Büyükannem hiç ananas *tatmamıştı*(taste).