Past Continuous Tense in Turkish grammar, also known as “geçmiş zamanın hikayesi”, is used to indicate an action that was ongoing at a specific time in the past. This tense is formed by adding the suffix “-iyordu” or “-yordu” to the verb stem, accompanied by personal endings. It similar to the past continuous tense in English that is formed with “was” or “were” plus the present participle (verb+ing).
Exercise 1: Fill in the blanks with the correct form of the given verb.
1. Biz *mutfakta yemek yapıyorduk* (to cook) daha önce.
2. Ayşe *odasını temizliyordu* (to clean) saat 2’de.
3. Sen *ağlıyordun* (to cry) dün akşam.
4. Çocuklar *okulda oynuyorlardı* (to play) saat 10’da.
5. O *güzel bir şarkı söylüyordu* (to sing) partide.
6. Birisi *kapıyı çalıyordu* (to knock) geçen akşam.
7. Sen ve ben *pixabay’da çalışıyorduk* (to work) son yaz.
8. Zeynep ve Ali *parkta koşuyorlardı* (to run) her sabah.
9. Ben *Doktor olmak istiyordum* (to want) çocukken.
10. Anne ve baba *evde uyuyorlardı* (to sleep) ben gittiğimde.
11. Koca adam *ayakkabılarını bağlıyordu* (to tie) otobüste.
12. Türkçe *öğreniyordum* (to learn) Amerika’da kaldığım süre boyunca.
13. Arkadaşlarım *filmini izliyorlardı* (to watch) odadayken.
14. Size *zor bir soru soruyordu* (to ask) dün.
15. O *yüzüyordu* (to swim) havuzu açtığımızda.
2. Ayşe *odasını temizliyordu* (to clean) saat 2’de.
3. Sen *ağlıyordun* (to cry) dün akşam.
4. Çocuklar *okulda oynuyorlardı* (to play) saat 10’da.
5. O *güzel bir şarkı söylüyordu* (to sing) partide.
6. Birisi *kapıyı çalıyordu* (to knock) geçen akşam.
7. Sen ve ben *pixabay’da çalışıyorduk* (to work) son yaz.
8. Zeynep ve Ali *parkta koşuyorlardı* (to run) her sabah.
9. Ben *Doktor olmak istiyordum* (to want) çocukken.
10. Anne ve baba *evde uyuyorlardı* (to sleep) ben gittiğimde.
11. Koca adam *ayakkabılarını bağlıyordu* (to tie) otobüste.
12. Türkçe *öğreniyordum* (to learn) Amerika’da kaldığım süre boyunca.
13. Arkadaşlarım *filmini izliyorlardı* (to watch) odadayken.
14. Size *zor bir soru soruyordu* (to ask) dün.
15. O *yüzüyordu* (to swim) havuzu açtığımızda.
Exercise 2: Fill in the blanks with the correct form of the given verb in Past Continuous Tense.
1. Askerler *sınırda nöbet tutuyorlardı* (to guard) gece boyunca.
2. İki kız kardeş *gizli bir plan yapılıyorlardı* (to plan) anne ve babalarının düğün yıldönümü için.
3. Kemanist *muhteşem bir solo çalıyordu* (to play) konserin ortasında.
4. Çocuk *acı bir şekilde bağırıyordu* (to scream) doktor ona iğne yaptığında.
5. Benim köpek *topu kovalıyordu* (to chase) ben dışarıdayken.
6. Öğretmen *sınav kağıdı dağıtıyordu* (to distribute) sınıfa girdiğimde.
7. Gece *yarıyordu* (to break) Ben uyanıkken.
8. Dedem *gençlik hikayeleri anlatıyordu* (to tell) gece vakti.
9. Oğlunun ilk adımlarını atarken, baba *video kaydediyordu* (to record).
10. Elma ağacının altında, Anneanne *ölü yaprakları süpürüyordu* (to sweep).
11. Öğrenciler, okul bitiminde *otobüsü bekliyorlardı* (to wait).
12. Engelli adam *merdivenleri tırmanıyordu* (to climb) saatlerce.
13. Fail *suçunu itiraf ediyordu* (to confess) duruşma sırasında.
14. Hemşire *hastanın nabzını tutuyordu* (to hold) operasyon öncesi.
15. Müşteri, *temsilciye şikayette bulunuyordu* (to complain) telefonla.
2. İki kız kardeş *gizli bir plan yapılıyorlardı* (to plan) anne ve babalarının düğün yıldönümü için.
3. Kemanist *muhteşem bir solo çalıyordu* (to play) konserin ortasında.
4. Çocuk *acı bir şekilde bağırıyordu* (to scream) doktor ona iğne yaptığında.
5. Benim köpek *topu kovalıyordu* (to chase) ben dışarıdayken.
6. Öğretmen *sınav kağıdı dağıtıyordu* (to distribute) sınıfa girdiğimde.
7. Gece *yarıyordu* (to break) Ben uyanıkken.
8. Dedem *gençlik hikayeleri anlatıyordu* (to tell) gece vakti.
9. Oğlunun ilk adımlarını atarken, baba *video kaydediyordu* (to record).
10. Elma ağacının altında, Anneanne *ölü yaprakları süpürüyordu* (to sweep).
11. Öğrenciler, okul bitiminde *otobüsü bekliyorlardı* (to wait).
12. Engelli adam *merdivenleri tırmanıyordu* (to climb) saatlerce.
13. Fail *suçunu itiraf ediyordu* (to confess) duruşma sırasında.
14. Hemşire *hastanın nabzını tutuyordu* (to hold) operasyon öncesi.
15. Müşteri, *temsilciye şikayette bulunuyordu* (to complain) telefonla.